ilk albümle iyi bir çıkış yakaladınız. Şimdi 2. albümünüz müzik marketlerde. İki albüm arası dönem nasıl geçti?
- Bayağı yoğun. 1 yıl 3 ay kadar bir süre. Önce ilk albümün tanıtım çalışmaları ve konserleri, mart sonrası yeni albümün kayıtları, arada okuldaki sınavlar, son dönemde yeni albümdeki şarkıların koreografileri, reklam çekimleri derken, hiç ara vermeden bayağı bir çalıştık.
Yeni albümde ilkine göre ne gibi farklılıklar göze çarpıyor?
- İkinci albümün şarkıcılar için önemli olduğunu bildiğimiz için sorumluluğumuz arttı. “Yalan” gibi bir hitin üstüne çıkabilecek miyiz endişesine kapıldık tabii. Herkesin de merak ettiği buydu herhalde. Daha iyisini yapabilmek için çok çalıştık. Çok iyi müzisyenlerden yardım aldık. Yeni albümde ilkine göre daha kuvvetli altyapılar var. Şarkılarımızın 6 tanesi Backstreetboys ve NYSN’C’in bugünlere gelmesinde en büyük ivmeyi sağlayan; “Summer Jam”, Backstreetboys’un “Get Down” gibi şarkılarını yazan yapımcıya ait. Diğer 6 tanesi de yine çok başarılı başka bir müzisyene ait.
“Olmaz Böyle Şey” e gelince, eski bir şarkıyı coverlamak bizim bir geleneğimiz olsun diye düşündük. Şarkının seçimi yapımcımıza aitti. İlk duyduğumuzda bayağı şaşırdık ve “Emin misiniz?” dedik. Ancak şarkının kayıtları bitip de, şarkı son halini alınca ne kadar güzel olduğuna biz de inanamadık. Şarkıların okunması bitince, bir ay boyunca stüdyoya kapanıp bütün şarkılarımıza koreografi hazırladık. Klipte yine Süleyman Yüksel’in imzası var, onsuz olmaz zaten. Bizi nasıl güzel göstereceğini biliyor ve yaptıkları diğer kliplerden çok farklı.
Hepiniz iyi koreografilerle dans ediyorsunuz, bunun dışında çok da güzel kızlarsınız. Türkiye’de, “görsellik ön plandayken müzik o kadar da iyi olmasa da olur” gibi, tecrübelerle edinilmiş bir önyargı vardır. Bu sizin de karşınıza çıkmıştır herhalde…
- Evet, artık herkes bu önyargıyı bizimle kafasından atıyor. İlk albümümüz çıktığında birçok benzetme yapıldı ama insanların kafasında artık bir “Hepsi Grubu” yerleşti diye düşünüyoruz.
Küçük yaşlarda da aklınızda bu tarz müzikle bir şeyler yapma fikri var mıydı?
- Bu projeyi biz oluşturduk, bir başkasının fikri değildi. Hayranlık duyduğumuz gruplar vardı. “Hepsi” ile hayalimizi gerçekleştirdik. Biz hiçbir zaman Türkiye normlarına göre bir şey yapalım demedik. Biz kafamızda olanı yaptık, kendi konseptimizi ortaya koyduk.
Gruplarda herkesin bir rolü vardır, sizde karakterlere göre bu roller nasıl dağılıyor?
- Gülçin mükemmelcidir, bu yüzden bazen mızmızdır. Yasemin inattır, bazen “yapmıyorum abi” der. Cemre Polyanna’dır, bir de son zamanlarda obur olmaya başladı. Eren de panik olandır.
En çok kimin fanı var biliyor musunuz?
- Herkes başka birimizi kendine daha yakın görüyor. Mesela 4 - 5 kızdan oluşan arkadaş gruplarında; “Bak sen şunun gibisin, ben bunun gibiyim” gibi seçimler olduğunu biliyoruz. Ama hangimizin en çok fanı var diye hiç düşünmedik.
Konserleriniz nasıl geçiyor?
- Çıkmadan önce son bir kez tekrarları yapıyoruz, özellikle koreografilerde. Zaten çalışmalarımızı kayıt ediyoruz, zaman geçince karışmasın diye, oradan izleyerek çalışıyoruz. Çok heyecanlanıyoruz. En çok heyecanlanan Eren oluyor. Cemre hiç heyecanlanmaz, hatta Eren’e; “Yeter artık, bak beni de panikletiyorsun” der. Sahne bizim yerimiz zaten, biz kayıt grubu değil, performans grubuyuz. Danslarımız, kıyafetlerimiz, tavırlarımız ve şarkılarımızla bütünüz.